Morbid obezler tüm etkin diyet ve günlük yaşam düzenlemelerine karşın eğer yeterli kilo veremiyorlar veya kilo verip de bir süre sonra tekrar kilo alıyorlarsa ki çoğu kez hastalar eski kilolarının da üzerine çıkarlar, cerrahi tedavi için aday olarak kabul edilirler. Beraberinde insüline dirençli şeker hastalığı, yüksek tansiyon, eklem ya da solunum sorunları gelişmiş morbid obezler özellikle cerrahi tedaviden öncelikle yarar görecek grubu oluştururlar. Hatta bu tür ek hastalık gelişmişlerde cerrahi endikasyon koymak için VKİ alt değeri 35 kg/m2 olarak kabul edilir. Yani ek hastalık gelişmiş obezler morbid obez kategorisinde değerlendirilirler.

Günümüzde minimal girişimsel cerrahi anlayışıyla morbid obezite başarıyla tedavi edilebilmektedir. Tüm operasyonlar laparoskopik olarak yapılmaktadır. Genelde morbid obezite ameliyatlarını iki ana grupta değerlendiririz.

İlki kısıtlayıcı(restriktif) denilen midenin genişlemesini önlemek suretiyle hastanın daha az yemekle doygunluk hissi almasına ve dolayısıyla kilo kaybetmesine yol açan ameliyatlardır. En yaygın kullanılan yöntem halk arasında mide kelepçesi olarak bilinen “mide bandı” uygulamasıdır. Bu bandlar silikondan yapılmış ve şişirilerek iç çapı daraltılabilen halkalardır. Ayar amaçlı olarak deri altına bir hazne (port) yerleştirilir. Bu yöntem ile hastalar yavaş ancak sağlıklı bir kilo verme sürecine girerler. Ancak iki dezavantajı vardır. Hasta hayat boyu bu yabancı cismi taşımalıdır. Ayrıca banda ait bir takım komplikasyonlar (band kayması, bandın mideyi zedeleyerek mide içine ilerlemesi, mide girişinde beslenmeyi engelleyecek düzeyde darlık, bandın yukarısındaki mide parçasının (mide poşu) bandın kaymasıyla genişlemesi ve gıdaların burada birikmesiyle hastaların beslenmesinin engellenmesi) söz konusudur. Ancak bunlar neyse ki çok sık görülmezler.

Diğer kısıtlayıcı girişim midenin boylamasına bir kısmının çıkarılmasıyla küçültülmesi ameliyatıdır(mide küçültme olarak bilinir). Bu ameliyat bazen mide bypass ameliyatının bir parçası olarak da yapılabileceği gibi tek başına da uygulanmaktadır. Bypassa göre çok daha kolay bir girişimdir. Ancak tek dezavantajı geri dönüşü olmayan bir işlemdir. Yani hastanın midesi tekrar eski haline döndürülemez. Son yıllarda bu girişim giderek popüler hale gelmiştir. Yapılan çalışmalarda sadece restriktif özellikte olmadığı aynı zamanda mide barsak sisteminden salgılanan bazı hormonları da etkileyerek özellikle şeker metabolizmasını olumlu yönde etkilediği ve hatta bu etkinliğinin en az bypass kadar olduğu gösterilmiştir.

İkinci tip ameliyatlar kısaca malabsorptif(yani gida emilimini engelleyen) ameliyatlar olarak bilinirler ve en tipik örneği mide bypass yöntemidir. Daha çok ABD’de yaygınlaşmıştır. Bu ameliyatta mide yemek borusuna yaklaşık 5-7 cm’lik mesafeden kesilip küçük bir mide boşluğu oluşturulur. Küçük hacim yaratıldığından fazla miktarda yemek yenilmesini engeller (mide bandında olduğu gibi). Mide iki parçaya ayrıldıktan sonra, ince barsağın bir bölümü (genelde ilk 75 cmsi) kesilir ve alt uç getirilip mide poşuna bağlanır. İnce barsağın üst ucu ise mideye bağlanan alt kola bağlanır. Ortaya Y harfi şeklinde bir barsak birleşmesi çıktığı için bu işleme “Roux-en-Y mide bypass” ameliyatı denir. Dezavantajı diğer işlemlerle kıyaslandığında daha uzun sürmesi ve nadir de olsa bir takım daha ciddi komplikasyonlar (kanama, dikiş hattında kaçak, iç fıtıklaşma, uzun dönemde beslenme bozuklukları) görülebilmesidir. Bu grupta yer alan diğer bir işlem ise daha çok Avrupa’da yaygınlaşan “biliyopankreatik bypass” ameliyatıdır. Bu ameliyatta mide küçültme işlemindeki gibi kesilir, sonra barsaklar yine Y şeklinde mideye birleştirilir.

Ben genellikle restriktif grup operasyonları, en çok da tüp mide ameliyatını tercih ediyorum. Burada en önemli etken her iki kısıtlayıcı girişimin de minimal girişimsel olması ve genelde operasyonların bypass ile kıyaslandığında oldukça kısa sürmesi ve komplikasyonların nispeten daha az olmasıdır.

  • Tedavi, muayene veya bilgi için, +90 (312) 441 14 14

    Tedaviler kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir. Bu gibi durumlarda erken teşhis çok önemlidir.

  • İLETİŞİME GEÇ

Hasta Yorumları