Her kadın hayatının bir döneminde memesinde bir takım değişiklikler farkedebilir. Bunların çoğu hormonlarla ilişkili değişikliklerdir. Çünkü meme hormonlara duyarlı bir organdır ve her adet (regl) döneminden önce süt bezleri ve kanallarında belirginleşme olur, meme dokusunda sıvı toplanır. Gebelik oluşmassa hormonlar çekilir ve regl olunur. Bu süreçte memelerde oluşan değişiklikler geri döner ve meme dokusu yumuşar.
Memede sıklıkla farkedilen bir değişiklik ise memede ele gelen bir sertlik veya kitle olmasıdır. Her insanı derinden sarsması doğal olan bu tür bulgular karşısında aslında çok da panik olunmaması gerekir. Çünkü tüm yaşlar göz önüne alındığında memede ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huyludur.
Ancak, böyle bir durumda önemsememek yerine o kitlenin doğası hakkında bir kanaate varmak gerekir ve bu bulgu mutlaka bir hekim muayenesini ve gerekli görülen incelemelerin yapılmasını zorunlu kılar.
Memede ele gelen kitle saptandığında ne yapılmalıdır?
Burada ilk karar verdirici faktör hastanın yaşıdır. Yaşı ile memede görülen kitleler farklılıklar gösterir.
Özetleyecek olursak:
Fibroadenom (20’li yaşlarda en sık görülür)
Meme kanseri (40 yaş üstü daha sık görülür)
Meme kistleri (30-50 yaş arası sık görülür)
Fibrokistik meme (30’lu yaşlardan itibaren)
Hamartom
Meme travmasına bağlı yağ nekrozu
Papillom (intraduktal papillom)
Lipom
Mastit (meme iltihabı)/apse (en sık emziren kadınlarda görülür)
Süt kisti (galaktosel)
Görüldüğü gibi eğer 30 yaş ve altındaysanız ya da emziriyorsanız çok büyük olasılıkla iyi huylu bir durum ile karşı karşıyasınız demektir.
Hangi yaşta olursanız olun eğer elinize bir kitle gelmişse mutlaka bir hekime muayene olmanız gerekir.
Memede kitle saptandığında öncelikle aile öyküsünün bilinmesi gerekir. Eğer ailede yaygın olarak meme kanseri saptanmışsa (örneğin en az biri 40 yaşından daha genç birinci derece akrabalarda veya birbirini izleyen iki nesil boyunca birinci ve ikinci derece akrabalarda kanser olması) hastanın yaşı kaç olursa olsun detaylı inceleme şarttır.
Aile öyküsü olmayan 30 yaş altı bir kadında doktor muayenesini takiben meme ultrasonografisi (ultrasonu) yapılması tanı için yeterli olacaktır. Bazı durumlarda iyi huylu olduğu saptansa da tümörlerin çıkarılması gerekir. Örneğin 3 cm’den büyük fibroadenomlar ya da 6 ay arayla tekrarlanan incelemelerde boyut büyümesi olması fibroadenonların çıkarılmasını gerekli kılar.
Memede kitle saptanan 30 yaş üstü fakat 40 yaş altı kadınlarda yine ilk yapılacak inceleme ultrasondur. Eğer muayene ve ultrasonda şüpheli bir kitle saptanmışsa mamografi yapılır. Ancak özellikle yoğun memelerde (ACR Tip 3 ve 4) mamografinin duyarlılığı yeterli olmayabilir. Bu durumda meme MR incelemesi gerekebilir. Bu yaşta en sık görülen kitle nedenleri arasında memenin fibrokistik değişiklikler vardır. Ultrason ile memedeki bir kitlenin kistik mi (yani içi sıvı ile dolu bir kitle mi) yoksa solid mi (içi hücrelerden zengin bir kitle mi) olduğu çoğu kez rahatlıkla anlaşılabilir. Bazı durumlarda solid/kistik ayrımı yapılamaz; bu durumda mamgorafi ve/veya MR gerekir.
Memede farkedilen bir kitlenin 40 yaş üstü kadınlarda kanser olma olasılığı daha yüksek olduğundan muhakkak detaylı olarak incelenmesi gerekir. Muayenedeki kanaat ne olursa olsun böyle her hastaya tanısal amaçla mamaografi ve ultrasonografi yapılır. Raporda kitle ile ilgili tanı BIRADS sınıflandırmasına göre yazılır.
Eğer şüpheli bir durum saptanmışsa (BIRADS 4 veya 5) görüntüleme eşliğinde biyopsi yapılması gerekir. Böylece patolojik inceleme sonucu kesin tanıya varma şansı elde edilir. Biyopsi hiç bir şekilde kanser yayılmasına neden olmaz. Aksine tanı almamış ve dolayısıyla tedavi edilememiş kanser kitleleri vücutta yayılma tehlikesi taşırlar.
Leave a reply
Leave a reply